Ahıska'dan Amanoslara:
|
![]() |
Sırapınar Girişinden Görünüm |
Küllü, Osmaniye'nin 35 km uzağında, Ama-
nosların (Nur Dağları,
Gâvurdağları) ikinci yük-
sek tepesi olan Keldaz'ın güney
doğusunda ku-
rulmuş tarihi çok eski bir orman köyüdür. Nur
Dağları'nda en bol, en güzel ve çeşitli ağaç,
bitki ve hayvan türlerinin bulunduğu 4800 de-
karlık bir orman alanına sahiptir. Çat,
Kızlarçayı,
Gökgöl, Cebel ve Tesbi köyleri; Hınzırı,
Karagöz,
Kızlarufacığı, Taşlıufacık yaylalarının ortasında,
1024 nüfusuyla kalabalık bir köydür. Dört ma-
hallesi, beş mezrası, 12.000 dekar
arazisi vardır.
Halkın geçim kaynakları,
çiftçilik, hayvancılık ve
orman işçiliğidir.
1865-1866 yılında Derviş Paşa ve arkada-
şı Cevdet Paşa bir reform ordusu özelliği ta-
şıyan Fırka-i İslahiye ile birlikte Çukurova'ya
ve Gâvurdağlarına geldiler. Önce Osmanlı
Devleti'ne karşı isyancı gözüken derebey-
lerini sürgüne gönderdiler. Daha sonra da
Gâvurdağlarında yaşayan Ulaşlı
göçebe aşiret-
lerini zorla ovalara indirerek iskân ettiler. Yeni
köyler kuruldu ve köylülere tapulu araziler da-
ğıtıldı.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'nden son-
ra Ahıskalı Türklerden bir grup yaşlı, kadın,
erkek ve çocuklar, daha güvenli bir yer olan
Anadolu'ya, Türkiye'ye geldi.
Ahıska'dan yola çıkan atalarımız, önce Ar-
dahan-Posof, Erzurum, Erzincan, Sivas ve
Malatya-Doğanşehir'e, oradan da
Çukurova'ya,
yani Cebelibereket'e (Osmaniye)
geldiler.
Bu yolculuk, on bir yıl sürdü. Bir kısmı Er-
zurum-Pasinler (Hasankale)'de, bir kısmı da
Malatya-Doğanşehir'de kaldılar.
Diğer bir kol da
Muş'a gitti.
Cebelibereket'e gelen Ahıskalılar, Mutasarrıfa
müracaat ederek yerleşebilecek bir
yer istediler.
Cebelibereket Mutasarrıfı onları Osmaniye'de 15 yıl bekletti. Ahıskalı Millî
Güreşçimiz Bayram ve bazıları sıtma hastalığından ölünce, bizim
kiler Çukurova sıcağına dayanamayacakla
|
düşüncesiyle, "Bizler Kafkaslardan,
yaylalardan
geldik. Bu
sehilde, sıcak
yerde yaşayamayız.
Bizlere yer
vermezseniz, çekip geri
gideriz bu-
radan!"
dediler. Cebelibereket Mutasarrıfı da
Gâvurdağlarını
gösterdi: "Gidin istediğiniz, be-
ğendiğiniz
yeri bulun ve yerleşin." dedi.
Bir grup Ahıskalı,
Gâvurdağlarını dolaştılar.
Etrafı
dağlarla çevrili, bir
derede, düz bir
alan
içinde, geniş bir dağ ile kayanın dibinden çıkan
buz gibi pınar
buldular. Etrafı da
yerleşmeye
müsaitti. Hem ormanlık hem de ekilip biçilecek
arazisi vardı. Hemen gidip durumu Cebelibere-
ket
Mutasarrıfına bildirdiler: "Güllü
denilen yeri
istiyoruz."
dediler. Mutasarrıf, bunların
iskân
edilmelerine dair belge ve tapularını verdi.
Ahıskalılar, esas adı Güllü olan, sonradan Kül-
lü olarak söylenen, eskiden Ulaşlıların oturduğu
bu yere yerleştiler. 1889 yılında on altı hane ola-
rak Küllü'ye yerleşen büyüklerimiz, 1900 yılında
Dörtyol nüfusuna kaydolarak Dörtyol'a bağlan-
dılar. Küllü köyüne ilk yerleşen 16 hanenin nü-
fus kayıtları şöyledir:
Hacı Derviş Efendi, Eyüp, Fatma, 1278, Ahıska
Molla
Yasin, Muhtar, Eyüp,
Fatma, İslam,
1293, Ahıska
Molla Kâhya Oğlu Şerif, 1278, Ahıska
|
Hurşid Oğlu Kamil Ağa, 1270, Ahıska
Molla Yusuf, 1259, Ahıska
Derviş Çavuş, 1273, Ahıska
Ferhat, 1263, Ahıska
Molla Esad Oğlu Züher, 1280, Ahıska
Molla Esad Oğlu Bilal, 1293, Ahıska
Süleymanoğlu Şakir Ağa, 1260, Ahıska
Kahramanoğlu Hasan, 1275, Ahıska
Azizoğlu Kahraman, 1295, Ahıska
Kel Ahmed Oğlu Şaban, 1283, Ahıska
Salih Oğlu Hüseyin, 1278, Ahıska
Salih Oğlu Hamid, 1293, Ahıska
Veli Oğlu Arslan, 1304, Ahıska.
1918
yılında başlayan Millî
Mücadele döne-
minde
Dörtyol'un millî kahramanı
Kara Hasan
Paşa ile silah
arkadaşları olan çeteleri,
Kuva-
yi
Milliyecileri, Küllü köyü
muhtarı Molla Yasin
ve
köylüler evlerinde ağırladılar
hatta köyün
karargâh olmasını sağladılar. Ahıska'dan kucak-
ta bebek olarak yola çıkan Molla Yasin, 1920'li
yıllarda
köyde muhtar olmuştu.
Küllü'deki evi-
nin bir odasını Dörtyol'un Millî Mücadele Kahra-
manı Kara Hasan Paşa ve eşine verdi. Evli çe-
teler Küllü'deki evlerde, bekâr olanlar ise cami
bodrumlarında
ve mağaralarda kalıyorlardı.
Millî Mücadele tarihinde Küllü köyü halkının çok
önemi ve unutulmaz bir yeri vardır.
|
Ahıska'dan Küllü'ye gelen
atalarımız cami
için vakıf kurmuşlar. Dağlarda ve derelerdeki sa-
hipsiz ceviz ağaçları camiye bağlanmış. Köyün
çarşısındaki köylü tarafından
yaptırılan dükkân
ve kahvehaneler de her yıl köy muhtarlığı tara-
fından cevizler ve dükkânlar açık artırmayla bir
yıllığına satışı yapılır.
Kira paraları camiye
har-
canır.
Ayrıca köyümüzün büyükleri
bir kural koy-
muşlar: Köyde seçimlerde
kimse aday olmaz.
20-25 sülâleden birer
kişi seçilir ve
bir araya
gelirler. Kimin muhtar
olacağını seçer ve
karar
verirler. Seçimde herkes o adaya oy verir.
Küllü köyünün şoförleri
özel eşya taşıması
dışında arabalarına aldıkları yolculardan, "Allah
razı olsun desinler
yeter" anlayışıyla kesinlikle
para almazlar. Köyde
yapılacak bir işe
imece
usulü herkes yardımcı
olur. Cenaze, düğün
ve
bayramlara bütün köylü
katılır. Köylü kadınlar
da düğün yemeği ve tarhana yapma, ceviz, fa-
sulye, çilek toplama gibi işlere yardımcı olurlar.
Komşu komşuya yemek verir. Ramazanda kar-
şılıklı iftar yemeğine davetler yapılır.
Köyümüzde Ahıska'dan gelen
şu yemekler
hâlâ yapılmaktadır: Bazlama,
xınkal, bişi, xaşo,
cadi, kelecoş, papa, puşuruk ve tutmaç.
Dinî bayramlarda namazdan
sonra cami dı-
şında önce yaşlılar ve hastalar dizilir. Camiden
çıkanlar bayramlaşarak sıraya
geçer ve uzun
halkalar meydana getirirler. Herkes
birbiriyle
|
dualar edilirdi.
Evdeki bayramlaşmadan sonra
en yakın komşu,
hısım ve akrabalar
ile bütün
köylülerle bayramlaşma yapılır. Hastalar ziyaret
|
edilir, çocuklar sevindirilir.
|
Gız seni alırım amma güzeller,
Korkarım eller öpük güzeller.
Hey güzeller
güzeller güzeller
Gerdana gül düzerler
güzeller.
Daş dönmüyor dönmüyor güzeller
Gelin ata binmiyor
güzeller
Daş dönücü dönücü güzeller
Gelin ata binici
güzeller.
Hey güzeller
güzeller güzeller
Gerdana gül düzerler
güzeller.
Galadan iniş mi olur güzeller
Ham demir gümüş mü olur güzeller
Akşamdan söz verip de güzeller
Sabaha dönüş mü olur güzeller.
Galadan iniyordum
güzeller
Çevirsen yanıyordum güzeller
Aşkından kibrit oldum
güzeller
Üfürsen yanıyordum güzeller.
Gelin
indikten sonra sıra
bayrak indirilme-
sine
gelirdi. Bayraklar silâhla
düşürülmeden
erkeklere düğün yemeği verilmezdi. Yüksek bir
ağaca, uzun bir sırık üzerine asılı bez parçaları
ile soğanı birlikte düşüren tüfeğini sağdıcın boy-
nuna asar ve
hediyesini alırdı. Sonra
topluca
düğün yemeği yenirdi. Düğün yemeği olarak fa-
sulye, etli börek, sarma, pilav, bişi ve xaşo yapı-
lırdı. Yatsı namazından sonra gelin ile damadın
nikâhı kıyılırdı. Gelin kayınbabasıyla sesli olarak
|
Orjinali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder